El çekiyorum anlaşılmadığım kapılar ardından,
Anahtarı öfke, kilidi pişmanlık kuşanmış odalardan.
Öncesi işgal, sonrasında herşey tarümar.
Hani sevgi her kapıyı açar derlerdi.
Senin yüreğin nasır tutmuş Susmaların hayra alamet değil,
Terk edişlerin alçakça Sevişlerin hunraca….
Benim gönül pencerem sana kör nokta…
Göremezsin, hissedemezsin.
Ördüğün duvarlar gurur kokuyor, bir adım atarsam yanıyor avuçlarım,
Yıkıla yıkıla Boyumu aşıyor hırsların,
Affı olmayan tövbeler duama sürgün,
Dilim sürç-ü lisan.
Elimde elzem heveslerim yarım kalmış gülüşlerim , hikayenin sonunu değiştirmeye niyetli meyus düşlerim,
Kökünden kopardığın ümitler uçurumlara saçıldı, geçmiş hezimet, yarınlar eziyet.
Avuçlarımda parçalanıyor heveslerim.
Ayrılık yağıyor gülüşlerime topraklarım kan revan.
Söylesene nereye savrulacağız Hangi topraklarda can bulacağız Bahar uğrayacak mı ayaz gecelerimize kaderimin ipi ellerinde…
Gökyüzüne mi asacaksın? Yerden yere mi çarpacaksın?
Hoyrat rüzgârın içimde alacakaranlık.
Cenazen ağır ağır kalkacak dilsiz yüreğimden…
Sen de bilmeyeceksin öldüğün günü adsız mezarlar diyarında mezar taşına benden bir iz kalacak hatıra;
KALP , NANKÖRÜ AŞK SANDI ,KAYBETTİĞİ İÇİN KAZANDI.
NANKÖR AŞKI BİR ÖMÜR BOYU KAYBETTİ.